House of Caia, niyetin güzellikle buluştuğu bir arayıştan doğdu. İtalyan köklerinden gelen estetik ve ustalık anlayışı, Japon disiplininin dinginliğiyle birleşerek markanın karakterini şekillendirdi.

Kurucularımız kariyerlerinin başında milyonlarca hızlı moda ürününün doğuşuna tanıklık etti ve bu üretim kültürünü gözlemledi. Bir kaç günde tamamlanan üretim süreçlerinin dikkat ve özenle atılan dikişlere zaman ayıramayacağını fark ettiler. Mikroplastik içeren kumaşların sıcak tenle buluştuğunda ağır metallerini vücuda aktarabildiğini gösteren araştırmaları okudukça sürece biraz daha temkinli yaklaşır oldular. Modern tekstilde kullanılan birçok kimyasalın hormon dengesi ve doğurganlık üzerinde risk oluşturduğu akademik yayınlarda yer aldı.

Bu farkındalık bir dönüşüm çağrısıydı. Kurucularımız, köklerine yani İtalya’nın yavaş ve düşünceli işçiliğini gittikçe daha çok arar oldu. Aklında tek bir soru vardı. Aynı anda yüksek zarafeti, gezegenin sorumluluğunu ve insan bedeninin iyiliğini taşıyan bir giysi mümkün olabilir mi? House of Caia bu sorunun cesur yanıtı olarak doğdu.

İtalya’da terzilik bir zanaat değil bir mirastır. Meydan taşlarına, fresklere ve konser salonlarına sinmiş bir estetik geleneğinin parçasıdır. İşte bu mirastan ilhamla House of Caia’da her kumaş nefes alır. Her parça dünyaya duyulan saygının izini taşır.

House of Caia’nın özü şudur:

Zarafet, bedene özen ve dünyaya saygı aynı dikişte buluşabilir.

Ve bu buluşma bir giysi değil bir yaşam anlayışı yaratır.